Korona virüs salgınında Türkiye’de eylül ayı itibarıyla geldiğimiz noktaya bakarsak, her geçen gün yeni vaka sayısında iyileşen vaka sayına göre artış mevcut, bazı günlerde bu oran iki kata dayanmış duruyor. Giderek artan vefat ve yoğun bakıma yatan hasta sayısı da salgının ikinci pik noktasına doğru ilerlediğimizi gösteriyor. Evet, bu birinci dalganın ikinci piki. Haziran ve temmuz aylarında oldukça düşen hasta sayıları, yaz sonuna doğru özellikle turizm beldelerin de görülen kontrolsüz sosyal yaşam, maskesiz ve mesafesiz sosyalleşme buna eklene bayramlaşma süreci ve düğün-dernek organizasyonları, mevsimsel işçilerin kontrolsüz yer değiştirmeleri, toplu sınav ve ibadethanelerin açılması ve özellikle yurtdışında gelen kişilerin kontrolsüz ülkeye alınması Türkiye için ikinci pik oluşmasını sağladı. Şimdi önümüzde sonbahar var, okulların yarı zamanlı açılması ve iş döneminin başlaması ile işyerlerinin kalabalıklaşması, havaların soğumasıyla birlikte açık alanlardan kapalı alanlara geçişin başlaması ve tabii ki üniversitelerin yarı zamanlı açılması ile salgının büyümesi olası gözüküyor.
Son aylarda mutasyona uğrayan korona virüs, tutunma ve bulaştırıcılık gücünü arttırdı. Halen en sık görülen semptom; ateş, halsizlik, tat ve koku kaybı, şiddetli baş ağrısı, eklem ve kas ağrısı. Ancak özellikle küçük çocuk ve gençlerde bulantı, kusma ve ishal de sık gördüğümüz semptomlar arasında. Özellikle 4-5 gün gibi uzun süren mide-barsak şikayetlerine tanık olabiliyoruz.
